28 Kasım 2010 Pazar

Kurban Bayramı'nın Ardından


Maalesef yine gecikmiş bir yazı. Bayramın üstünden neredeyse 1.5 hafta geçti ama ben bayram hakkında daha yeni yazabiliyorum. Şöyle ki, bayram ertesinde vizelerin olmasından dolayı, bayram tatilini ders çalışarak ve akraba ziyaretleri ile geçirmeme neden oldu. Bu yüzden "ha şimdi, ha yarın bloglayacağım" derken, aradan 1.5 hafta geçti. Güya Mahsun Kırmızıgül'ün New York'ta 5 Minare filmine eleştiri yazacaktım. Kısmet bugüneymiş.  Neyse herkesin geçmiş bayramı mübarek olsun diyelim de işi biraz toparlamış olalım. Bu bayram, gerçekten uyuz olduğum ve  artık herkese kabak tadı vermiş olan "Nerede o eski bayramlar?" muhabbeti pek çevirilmedi. En azından ben pek duymadım. Her bayram, istisnasız yapılan bu muhabbetin nedenini 2 sene önce yine bir Kurban Bayramı'nda fark etmiştim. Bu muhabbeti maalesef, genellikle yaşını başını almış sevgili basın duayenlerimiz yapıyorlar. Nedeni de artık yaşlanmış olmaları, gençlik dönemlerini ve tabi ki o zaman aileleri ile geçirdikleri zamanları özlemelerinden kaynaklanıyor. Yani bir bakıma hayattan göçüp gidecek olmanın sessiz bir  çığlığı bu durum. Durumun böyle olduğundan neden mi bu kadar eminim. Şöyle ki, hayatımda geçirdiğim,  15 yıllık bütün bayramları az çok hatırlıyorum ve hepsinde de aynı söylemler dönüyordu. Bu durumu, babama sorduğumda o da 30 yıldır bu muhabbetin döndüğünü söylüyordu. Eminim ki 50-60 yıl öncesine gitsek, yine aynı olay karşımıza çıkardı. Sevgili Basın Duayenlerimiz, bayramlar değişebildiği kadar, değişiyor. Yani zamana göre. Yoksa eski bayramlardan çok da bir farkı yok. He belki insanlar daha çok tatile gidiyor bayramlarda, tebrikler mesaj ile yapılıyor daha çok belki. Yani boşuna kasmaya gerek yok, ömür tükendikçe, herkes geçmişi anar. Lütfen bunu bayramlarla yapmayalım, çünkü gerçekten sıktı. Bu bayram, tatilin ne olduğunu pek anlayamadığımdan ve ardından vizeler olduğundan, kendime biraz izin vermeye karar verdim. Yani bu hafta blog'a bol bol bir şeyler karalayabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder