25 Aralık 2010 Cumartesi

Diziler

Son üç yıldır, sinemanın beni sürekli tatmin edememesinden dolayı kendimi dizilere ve animelere verdim. Hayli fazla dizi ve anime takip ettiğim için, blog'u takip edenlerin faydalanması için bu haftayı bu iki konuya ayırmak istedim. Biraz elitist bir tavır olarak kabul edeceğinizi bilerek, izlediğim dizilerin yerli diziler olmadığını şimdiden söyleyeyim. Zira "Ezel" haricinde herhangi bir yerli dizi takip etmiyorum. Takip ettiğim dizilerin hepsi Amerika kökenli.  Amerikan Kanalları, son bir kaç yıldır yaptıkları dizilerle, Televizyonu altın çağına kesinlikle geri döndürdüler. Çünkü yapılan dizilere bakıyorum da, Hollywood Sinemasının son yıllarda yaptığı bir çok şeyden daha ilginç ve yaratıcı. Üstüne bir de dizilerin haliyle filmlerden uzun sürmesi eklenince, dizi izlemekten alınan keyif tadından yinmez bir olaya dönüşüyor. Anime olayına ise, dizi tanıtımından sonra başlayacağım. Öncelikle itiraf etmeliyim ki bende Türkiye'de ki bir çok kişi gibi ciddi manada toplu olarak dizi izlemeye Lost  ile başladım. Bitmiş bir dizi olduğu ve herkes az çok duyduğu veya izlediği için tanıtımına hiç girmeyeceğim. Sadece ilk 3 sezonunu toplu bir şekilde izlemekten müthiş bir keyif aldığımı söyleyeyim. Ve bu noktada dizileri toplu halde izlemenin harika bir şey olduğunu keşfettim. Düşünsenize, gelecek haftayı beklemek yok, reklam yok. Hele de dizi aralarında ki reklamların delirttiği bir Türk için bulunmaz bir nimet. Lost'u izlediğim aynı dönemlerde bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Prison Break'e başladım. Ardından ise bir çok dizi çorap söküğü gibi gelmeye başladı. Çünkü artık kendime hakim olamıyordum. İlla ki programımda bir dizi olmak zorundaydı artık. Bu arada yukarıda Lost ile ilgili kısımı merak ettiğinizi biliyorum. Evet, 6 sezonluk dizinin sonu, her ne kadar çok tatmin edemese de, Lost benim gözümde halen Tv tarihinin en iyi dizilerinden biridir. Neyse lafı daha fazla uzatmayalım da dizi tanıtımlarına geçelim;

Prison Break: Lost kadar popüler kültür öğesi haline gelmese de, en az onun kadar başarılı olmuş ve izlenmiş bir dizi. Olaylar, abisinin suçsuz olduğuna inanan Michael Scofield'in, idama mahkum olan abisini hapisten kaçırmak için hapse girmesi ile başlıyor ve sizi 4 sezonluk, kimi zaman işleyiş olarak biraz düşse de, müthiş bir yolculuğa çıkartıyor. Kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi. Dizi geçen sene bitti.

Terminator: The Sarah Connor Chronicles : İkinci ve üçüncü film arasından boşluğu doldurmak üzere yola çıkan dizi bizlere, müthiş bir 2 sezon sundu. Ve maalesef,  Fox kanalı, diziyi reytingsizlik yüzünden kaldırdı. Hem de hikayenin en merak uyandıran kısmında. Diziyi böyle bitirmeleri, benim üzerimde müthiş bir yıkıma neden olsada, diziye başladığımdan dolayı hiç pişman olmadım. Yalnız Terminator hayranlarına tavsiye ederim. Terminator sevmeyen bulaşmasın.

How I Met Your Mother: Her ne kadar, Friends gibi bir efsane olmaya kat etmesi gereken yol çok olsada, son yıllarda Amerikan kanallarındaki en başarılı sit-com diyebiliriz. Hikaye, 2030 yılından Ted Mosby' nin çocuklarına, anneleri ile nasıl tanıştığını anlatması ile başlıyor. Dizi Amerika'da popüler olduğu gibi, Türkiye'de de hayli kalabalık bir hayran kitlesine sahip durumda. Eee haksız da sayılmazlar, çünkü Ted Mosby'nin maceralarını izlerken, kimi zaman gülmekten yerlere yatacaksınız. Hele ki Barney'i izlerken. Komedi sevmeyenler hariç (o nasıl bir insan modeli ise artık) herkese şiddetle tavsiye ederim. Dizi 6. Sezonunda ve söylenenlere bakılırsa, en az 2 Sezon daha devam edecek.

Heroes: Güzel bir şekilde başlayan, sonra yavaş yavaş içine edilen bir dizi. Hikaye, evrimin son halkası olan bir grup özel güce sahip insanların yaşadıkları, maceraları konu alıyor. X- Men'in Tv dizisi versiyonu gibi bir şey işte. Açıkçası diziye müthiş bir zevkle başlamıştım, çünkü X- Men en sevdiğim çizgi romanlardan birisidir. Her ne kadar Heroes, X- Men'in hikaye bakımından yakaladığı derinliği yakalamaktan son derece uzak olsada,  X-Men'e benziyordu. Ve diziyi 3. Sezonun yarısına kadar, bir çok sorunu olsada, zevkle izlediğimi söyleyeyim. 4. Sezonda, dizi her ne kadar toparlamaya çalışsa da, bunda pek başarılı olamadı ve 4. Sezon bittikten sonra, dizi düşük reytinglerden dolayı kaldırıldı. X- Men ve benzeri hikayeleri sevenlere tavsiye edilir.

Flashforward: Yine, ilk sezonun sonunda, düşük reytinglerden dolayı, yayından kaldırılan bir dizi daha. Bu arada, bu Amerikan izleyicisi harbi den aptal. Desperate Housewives, Smallville gibi diziler bilmem kaç sezon devam ederken, Flashforward gibi bir dizi yayından kaldırılıyor. Gerçekten anlamak çok güç. Yine de izlenmesi gereken bir dizi Flashforward. Dizi, dünyada ki bütün insanların 126 saniye kadar, kendileriden geçerek bayılmaları ve ardından gelişen olayları anlatıyor.


Blue Mountain State: Diziyi her ne kadar bitirmesem de ve hafta hafta takip etmesem de, dizi hakkında yeterli bilgiye sahibim diyebilirim. Dizi şu anda 2. Sezonunda ve bütün hızı ile devam ediyor. American Pie' ın dizi versiyonu dersem, herhalde diziyi açıklamak için yeterli bilgi vermiş olurum. Dizi, bir üniversite futbol takımının etrafından dönen son derece komik olayları anlatıyor ve üniversitedeki çılgın partileri, uyuşturucu ve seks' i de ön plana  çıkartarak anlatıyor. Tabi diziyi, 18+  erkek izleyiciye tavsiye ettiğimi hemen söyleyeyim. Çünkü, erkeklerin daha çok cinsel maceralarını anlattığı bir dizi, ne kadar bayanların hoşuna gider bilemiyorum. Ayrıca dizi de şu anda, bayan izleyicinin kendisine yakın bulabileceği, güçlü bir bayan karakter yok.


Fringe: Kesinlikle en sevdiğim ve izlerken sanki kutsal bir iş yapıyormuş gibi ciddileştiğim yegane dizilerden biri. Konusu hakkında pek bir şey yazmak istemiyorum. Çünkü sadece "izleyin" demek istiyorum. Gerçekten çok keyif alacaksınız. Zaten diziyi Lost'un da yaratıcısı olan J.J. Abrahams yapıyor. Dizi her ne kadar günümüzde geçse de, konsept olarak Bilimkurgu türüne ait. Bilim' in bütün uç noktalarının işlendiği dizi gerek hikayesi ile gerekse işlenen olaylar ile ağzınızı açık bırakacak nitelikte. Dizinin bilim ile ilgili işlediği konular bakımından, paralel evrenler mi, zaman yolculukları mı, yoksa ışınlanma mı istersiniz? Dizi şu anda 3. Sezonunda. Kesinlikle başlayın. Pişman olacağınızı pek sanmıyorum. Yalnız dizinin Amerika'da düşük reytingler de gezdiği ve yayından kaldırılma olasılığı da forumlarda konuşulan ihtimallerden biri. İnşallah böyle bir şey olmaz. Çünkü gerçekten, böyle bir şey olursa ağlarım, depresyona girerim.



True Blood : Her ne kadar ilk sezonun ardından bir patlama yaşayıp efsane dizilerden biri olamasa da, yeryüzünde ki en iyi vampir hikayelerinden birini anlatan bir dizi True Blood. Dizi, vampirlerin kendilerini dünyaya ilan ettiği ve akabinde olan olayların etrafında olan bir vampir ile bir insanın aşkını anlatan bir dizi. Tabi Twilight'ın dizi versiyonunu izlemek isteyenler hemen uzak dursun. Çünkü dizi " Aşk " kavramını tema alan bir dizi değil. Dizi, daha çok vampirler üzerinden, ırkçılığı, ayrımcılığı ve kökten dinciliği eleştiriyor. Tabi işin içine bir çok fantastik yaratıkları da katıyor ve entrikalarla çevrelenen bir hikaye anlatıyor. Dizi, geçen yaz 3. Sezonunu tamamladı ve 4. Sezon da önümüzde ki yaz gelecek. Yalnız diziyi, gerek cinsellik ve şiddet sahneleri yüzünden +18 izleyiciye tavsiye ederim.

Supernatural : Her ne kadar 6. Sezonda biraz ivme kaybetse de, yine de en sevdiğim dizilerin başında geliyor. Kesinlikle gözüm kapalı tavsiye edeceğim dizilerden biridir yani. Konusunun detayına pek girmeyeceğim ama dizi 1. Sezonda basit sayılabilecek bir şekilde başlıyor ve gittikçe yukarılara doğru tırmanıyor. Belki ilk bölümlerde çok hoşunuza gitmeyecek ( benim gitti gerçi ama ) ama diziye biraz zaman tanıyın. İlk sezonun bir 10 bölümünü izleyin bir önce. Ondan sonra karar verin. Dizinin konsepti ise, aklınıza gelebilecek her türlü şehir efsanesi, yaratığı getirin daha sonra üstüne mitoloji ve din katın, ortaya Supernatural çıkar. Pişman olacağınızı hiç sanmıyorum. Ayrıca, TV tarihinin belki de en efsane karakterlerinden biri olan Dean Winchester'ı da bu dizide tanıyacaksınız.

Spartacus: Blood And Sand : Bir çoğunuzun bu diziyi ordan burdan çok fazla işittiğinizi biliyorum. Evet Spartacus, abartı şiddet sahnelerinin olduğu ve kimi zaman pornografiye kayan bir dizi. Ama bu öğeler dizinin kaliteli olmasını engellemiyor. Aksine ortamı daha da şenlendiriyor. Spartacus bilindiği üzere,  (Roma İmparatorluğu dönemi) tarihteki ilk köle isyanını başlatan  kişi. Hatta Karl Marx'ın onun için "O benim kahramanım" dediği söylenir. Dizi Spartacus'u  Trakyalı basit bir askerken, Romalılar tarafından esir alınışını ve Gladyatör okulundan bir efsane olmasını anlatıyor. Daha doğrusu ilk sezon bunu anlatıyor. Benim gibi tarihi dizileri, özellikle Gladyatörlerin sandalet ve kılıç gösterisini seviyorsanız, Spartacus sizin için bulunmaz bir nimet.  Maalesef, dizinin 2. Sezonu şu anda muallakta. Çünkü dizinin başrol oyuncusu Andy Whitfield, kanser hastalığı ile mücadele ediyor ve dizi den ayrıldığını açıkladı. Dizinin 2. Sezonu belli olmasa da, dizinin önemli karakterlerinden olan ( benim en sevdiğim) Batiatus karakterini işleyen mini bir dizi yılbaşından sonra başlayacak.

Boardwalk Empire:  En son gözdelerimden biri. Martin Scorsese ve Mark Walhberg'in yapımcılığını yaptığı dizi, efsane Sopranos dizinin yaratıcılarının elinden çıkma. 1920'li dönemde başlayan dizi, New Jersey şehrinde ki Atlantic City'i çok uzun zaman kontrolünde tutan şehrin haznedarı Enoch L. Johnson' ın gerçek hikayesine anlatıyor. Tabi bunun yanında dönemin yeni yeni yükselen yıldızı Al Capone' u, ayrıca o zamanlar New York'un sahibi kabul edilen Arnold Rothstein'in, Lucky Luciano ve Johnny Torrio gibi dönemin ünlü Mafya babalarının hikayelerini de dizide görmek mümkün. Dizinin ilk bölümünü usta yönetmen Martin Scorsese yönetmiş. Ayrıca dizinin oyuncu kadrosu da tek kelime ile "inanılmaz". Kimler yok ki? Usta oyuncu, Steve Buscemi, Michael Pitt, Kelly Macdonald ve Michael Shannon gibi Hollywood'un kariyer sahibi oyuncuları yer alıyor. Dizinin ilk sezonun geçen haftalarda bitti. 1920'li dönemleri, özellikle mafya hikayelerini sevenler kaçırmasın.

Not: Bu bölüm haddinden fazla sürdüğü için Anime tanıtımını başka bir zamana bırakıyorum. Ayrıca daha listemde olan, ama daha izleme fırsatını  bulamadığım bir çok dizi var. İzledikçe onları da yazacağıma emin olabilirsiniz.





3 yorum:

  1. Çok güzel bir İnceleme (yada her neyse) çok güzel olmuş ... Eline sağlık

    YanıtlaSil
  2. Süper bir tanıtım yazısı olmuş. Bu türdeki yazılarının, sıkça devamını bekleriz artık.

    YanıtlaSil
  3. Eyvallah, teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil