22 Ocak 2011 Cumartesi
Galatasaray'dan ve Taraftarından Soğumak...
5 veya 6 yaşlarındaydım, bir çocuk için sıkı sayılabilecek bir şekilde Fenerbahçe'yi tutuyordum. Bunda o zaman fanatik bir Fenerbahçeli olan babamın (şimdi Kayserisporlu) katkısı büyüktü. O zamanlar, ileride Fenerbahçe'den nefret edeceksin deseler, çocuk aklımla bile gülerdim. Daha sonra bir GS muhabiri olan dayım ve annemin baskısı ile nasıl olduysa Galatasaraylı oldum. Şu yaşıma kadar bir kere bile pişman olmadım. Nasıl pişman oluyum ki? Her zaman iyi ki de olmuşum dedim. Sağ olsun Cimbom beni defalarca sevindirdi ve gururlandırdı. Yalnız itiraf etmem gerekirse, son bir iki yıldır Galatasaray'dan soğudum. Hatta futboldan bile soğudum bu yüzden. Beceriksizlikte birbirleri ile yarışan yönetimler ve bir türlü arzulanan başarıların gelememesi takımdan beni soğuttu. Hemen "Kofti Galatasaraylı" damgası vurmayın. Ben, Fenerbahçe gibi nefretimin inanılmaz boyutlarda olduğu bir takımdan 6 tane yediğimiz zaman bile başım dik bir şekilde okuluma gittim. Tekrar tekrar aynı hataların yapılması beni takımdan soğuttu. Özellikle de mevcut yönetim beni takımdan soğuttu. Bu soğukluk öyle bir boyuta ulaştı ki maçları izlemeye (Derbiler hariç) bile tahammül edemiyorum artık. Eminim ki birçok samimi Galatasaraylı'da benimle aynı duyguları paylaşıyor. Peki insanların bu şekilde takımdan soğumasına neden olan yönetim ne yapıyor? Suçu hep başkalarında buluyor ve istifa etmemekte diretiyor.... Galatasaray'ın baştan aşağı bir değişime, bir devrime, özellikle de bir lidere ihtiyacı var. Bu lider öyle biri olacak ki kulübü her yönü ile büyük bir değişimin içine sokacak. O zaman Galatasaray tekrar eski şaşalı günlerine geri dönebilir. Bu haliyle değişim çok zor, hele de bu yaratıcılıktan uzak, yozlaşmış taraftar ile daha da zor. Son yaşanan olayları görmüyor musunuz? Türk Telekom Arena'nın yapımında büyük emek sarf eden bir Başbakan alkışlanacağına yuhalanıyor. Buna Türkçe'de yemek yediği kabı pisletmek denmez de ne denir? Allah aşkına söyleyin, bu incelikten yoksunluk, nankörlük, artık ne derseniz, Galatasaray taraftarına yakıştı m? Hayır hiç yakışmadı. Yalnız bu noktada bir parantez açmakta fayda var, Toki Başkanı Erdoğan Bayraktar'ın son derece gereksiz ve şovenist bir konuşma yapması, olayların fitilinin ateşlenmesinde büyük bir pay sahibi oldu. Yani Erdoğan Bayraktar'da en az statta bulunan taraftar kadar suçludur benim gözümde. Ama yine de bu durum Galatasaray taraftarına, başbakanı yuhalama hakkını asla vermez. Çünkü her şeyden önce bu bizim kültürümüze uymaz. Misafire böyle davranılmaz. Hele de o misafir, statın yapımında bu kadar büyük bir pay sahibi ise hiç böyle davranılmaz. Yalnız, ben artık anladım. Daha önceden düşünüyordum da kendime bir türlü kabul ettiremiyordum. Son yaşanan olaylardan sonra iyice ikna oldum. Artık biz övündüğümüz gibi misafirperver bir millet değiliz. Emin olun elin Amerikalısı (bu da kısmet olursa başka bir yazının konusu olsun) bile bizden daha misafirperver. Ama taraftarın bu görgüsüzlüğü çok önceden belliydi. Yaklaşık 10 senedir Galatasaray taraftarı büyük bir yozlaşma sürecinde. Hemen yanlış anlayıp beni linç etmeyin sevgili Galatasaraylı dostlarım. Taraftar derken, kendini Galatasaraylı kabul eden ve gerçek Galatasaraylılara yakışacak bir şekilde efendiliğini yıllardır bozmayan sessiz çoğunluktan bahsetmiyorum. Neredeyse her maçta bulunan ve aynı yerde oturan yozlaşmış kitleden bahsediyorum. Son 10 yıldır doğru düzgün tek bir tezahürat bile üretemeyen kitleden bahsediyorum. Gerçekten merak ediyorum, Hıncal Uluç'un söylemi ile "Saldırrr Galatasarayyyyy!!" veya "4 sene üst üste şampiyon oldukkk...." gibi eski tezahüratlar haricinde ne buldunuz? Sakın şunu bulduk, bunu bulduk diye gelmeyin. Hepsi birbirinden kötü o tezahüratların...Gerçek tezahürat ne diye bakıyorsanız biraz Beşiktaş (Çarşı'nın manyaklarına selam olsun) taraftarına bakın. Belki yanında "Taraftar Ateşi" denen şeyi ve bir takımın nasıl desteklenmesi gerektiğini de öğrenirsiniz. Ama siz son 10 yıldır işi hep kolaya ve iğrençliğe vurdunuz. Başımdan geçen bir olayı anlatarak, mevzuyu noktalıyorum. 2 yıl önce akrabalarımla bir Fenerbahçe-Galatasaray maçına gitmiştim. Maçtan önce bir kafe de oturmuş takımdan muhabbet ediyorduk, söz döndü dolaştı statın içerisindeki atmosfere geldi. Yani rahatsızlık verecek insanların, içeride bulunup bulunmadığına... Bende tecrübeliyim ya, hemen atladım; "İçerisi gayet iyi kimse, kimseyi rahatsız etmiyor, tamam küfür falan var ama kimse işi iğrençliğe vurmuyor" dedim. Hay demez olaydım! Çünkü o gün statta yaşanan olayları gördükçe, Kayseri deyimi ile başımdan aşağı sürekli kaynar sular döküldü. Dönüp insanların yüzüne bile bakamadım. Ne diyecektim? "Bu taraftar daha önce böyle değildi, şimdi bozulmuşlar" mı diyecektim? Mevzu kesinlikle küfür değil. O işlevi bende bolca yapıyorum. İçeride gördüğüm şeyi burada telaffuz dahi edemem. Tek söyleyebileceğim, bir futbol maçında olabilecek abazanlığın ve iğrençliğin son noktasıydı o gün yapılan. O gün Galatasaray taraftarına olan umudumu kesmeye başlamıştım. Şimdi de o taraftardan soğumuş durumdayım. Ve o taraftarın nasıl böyle bir yozlaşma içine girdiğine halen anlam veremiyorum. Çünkü Galatasaray Taraftarı , Türkiye'de maçlarda olabilecek "ilkleri" gerçekleştirmiş bir taraftardı. Mesela Türkiye'de insanlar ilk defa, kadınların da azımsanmayacak bir sayı ile statlarda bulunabileceğini Galatasaray'ın maçlarında görmüşlerdi. Ama nerede o devrimci taraftar?? Artık yok. Bir statın açılış maçında rakip takım sahaya çıkarken yuhalanıyorsa, o taraftarda gerçekten sorun var demektir. Bu durum gerçekten zor düzelir. Çünkü taraftar, takım eski başarılarını yakalayamadığı için geçmişe saplanıp kaldı. Gözlemlerim gösteriyor ki, bir grup eskiye takılıp kaldıysa, her daim bağnazlaşır. Eee takımın neden başarısız olduğunu sanırım tekrar söylememe gerek yok... Off gene çenem çok açılmış. Ama konu Galatasaray olunca ve yıllardır insanın içinde biriken öfke ve üzüntü birleşince böyle bir sonuç çıkıyor ortaya. Neyse ben daha da bu mevzulara karışmam. Gidiyim de en iyi bildiğim işi yapıyım, film izleyip onun üzerine konuşuyum. Çünkü daha fazla devam edersem, bir zamanlar büyük bir aşk ile bağlandığım takıma iyice uyuz olacağım....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder